ANASAYFA BİYOGRAFİ KİTAPLAR YAZILAR BİLDİRİLER RÖPORTAJLAR KÜTÜPHANE İLETİŞİM
        Detaylı Arama

Facebook'ta Paylaş

Darwinizm, İnsan ve Dil: III
Durmuş Hocaoğlu

Yeniçağ Gazetesi / 27.03.2006
Darwinizm'in tekamül kanununun ihtiva ettiği fikirlerin çağının ırkçılık ideolojilerinden etkilenmesi, geriye dönerek ırkçılığı daha da pekiştirerek "Sosyal Darwinizm"i tetiklemiş ve sadece Beyaz Adam-Siyah Adam ayrışmasıyla da sınırlı kalmamış; Beyaz Adam'ın da kendi içinde birtakım tekamül mertebelerine taksim edilmesiyle üstün ırk-aşağı ırk ayrımının çok daha derinlere inmesine ve ilmi kılıflı, insanlık dışı ve düşmanı bir tahakküm ideolojisine zemin hazırlamıştır. Bu konuda, sadece tek ve fakat çok anlamlı bir misal olarak, aşağıdaki satırların yorumsuz verilmesi dahi kifayet edebilir [Robert Miles., Irkçılık (Racism)., Türkçesi: Sibel Yaman., Sarmal Yayınevi., İstanbul, 2000., s.85]:  
 
"Yirminci yüzyılın başında bazı Avrupalı nüfusun Birleşik Devletler'e girişini kontrol altına almak için yürütülen kampanya, de­ğersiz 'ırk' nitelemesine dayanarak örgütlendi. Psikologların sağla­dığı kanıtları kullanarak, Avrupa nüfusunun her biri doğuştan ya da kalıtsal olarak farklı zekaya sahip birkaç farklı 'ırktan' oluştu­ğu, Birleşik Devletler'e göçün büyük kısmını Güney ve Batı Avru­pa'dan gelenlerin oluşturduğu ve bunların değersiz ırk olduğu id­dia edildi. İtalyan, Polonyalı, Rus ve Yahudi göçmenlerin İngiliz, Alman ve İskandinav 'soyuna' kıyasla doğuştan daha düşük zeka seviyesinde olduğu ve bunların varlığındaki artışın Birleşik Devletler'de ortalama zeka seviyesini düşüreceği varsayıldı. Korkunç sonuçlar önceden tahmin edildi ve 1924 Johnson-Lodge Göç Yasası 'ırkın bozulmasını' önlemek amacıyla kabul edildi."
 
1924 tarihli Johnson-Lodge Göç Yasası (Johnson-Lodge Immigration Act of 1924) ile takriben on yıl sonra yürürlüğe girmeye başlayan Nazi toplama kampları arasında, her ikisini de hazırlayan zihniyetler ve mahiyetleri bakımından değil de sadece derece bakımından fark bulunuşuna dikkat edilecek olursa, Darwinist mantalitenin nerelere kadar uzanmış olduğu da daha iyi anlaşılabilir.
 
Darwinizm'in, en başarısız alan olduğu dil konusunda ilmi manada test edilebilir müsbet veriler, yani "doğrulamalar" sunamaması bir yana, bir tek adet aykırı verinin, yani "yanlışlama"nın bütün teoriyi çökerteceğini ve ayrıca, burada ele alamayacağımız, Biyosemiotik'in kurucusu kabul edilen biyolog-filozof Jacob von Uexküll'ün bu sahada ortaya atmış olduğu ve Darwinizm'i biyolojik-felsefi olarak çökerten teorisini sadece hatırlatmakla yetinerek devam edelim.
 
Darwin'in teorisinin kendi felsefeleri açısından ehemmiyetini farkeden Marksist filozoflar O'nu baş tacı yapmakta gecikmediler; ancak bu hususta en dikkat çekici bir açıklama modeli, Engels'den geldi. İnsan'ı, sonsuz zaman çevrimi içerisinde tabiat tarafından meydana getirilmiş "düşünebilen beyne sahip hayvan" olarak nitelendiren Engels [Doğanın Diyalektiği (Diyalektik der Natur., 1883)., Çev.: Arif Gelen., Sol Yay., Üçüncü Baskı., Ankara, Ocak 1977., s.58], daha sonra bütün Marksist literatürde bir numaralı referans olarak kabul gören "Maymundan İnsan'a Geçişte Emeğin Rolü" isimli kısa yazısıyla, Darwin'in boşluğunu doldurarak O'nun başaramadığını başarmaya girişmiş ve bu maksatla da Marksist felsefenin en temel anahtar kavramlarından olan "Emek"i kullanmıştır. En az Darwin'inki kadar çelişkiler ve tutarsızlıklar ile dolu bu kurguya göre, hayvandan insana geçiş, Darwin'in göremediği ve ancak Marksist bakışla fark edilebilen bir faktörle mümkün olmuştur: "Emek".
 
"Emek insanı bizzat yarattı" diyen Engels'e göre [a.e.,s.216], maymun, dik durmaya başladığında insan olma yoluna girmiştir: "(ağaçlardan yere inen) bu maymunlar, yürürken el­lerini kullanma alışkanlığını yavaş yavaş bırakmaya, dik biçimde bir yürüyüş kazanmaya başladılar. Böyle­ce, maymundan insana geçişte kesin adım atılmış oldu"Doğa üzerindeki egemenlik, elin gelişmesiyle, emek ile başla­dı" [Engels, a.e, s.220, pr.1]. Ama beri yandan, emek beynin bir ürünüdür; ama hayvani değil, insani beynin, yani henüz hiçbir maymunun yükselemediği Geist'ın. "Maymun sürüsü ile insan toplumu arasında karakteristik ayrım olarak gene ne buluruz? Emek." [Engels., a.e, s.222, pr.3]. İmdi, teoriye göre, maymunun insan olabilmesi için Emek gerektir, ama Emek ise İnsan'ı karakterize eder, çünkü, "Emek, herşeyden önce, içinde insanla tabiatın yer aldığı ve insanın kendi yararına, kendisiyle tabiat arasındaki maddi reaksiyonları başlattığı, düzenlediği ve kontrol ettiği bir süreçtir." [Rosenthal ve Yudin., "Emek"., Materyalist Felsefe Sözlüğü., Sosyal Yay., 4. basım, İst., 1980., s.131-132]. Yani Emek, bir iktisat terimidir ve iktisat ise insana münhasırdır; öyleyse insan-öncesi dönemde mevcut olamaz, ama Engels, insan olmamış bir yaratığa, insani vasıflar hamletmekte, henüz insanın insan-öncesi döneminde, yani maymun iken emek sahibi – yani insan olmadan önce insan - olmuş  olduğunu teorisine omurga kılmaktadır. [a.e., s.217]; bunu şüphesiz El'in de tekamül etmesiyle ortaya çıkıveren Emek takip etmiş olmalı; zira, İnsan olmak demek tabiat üzerinde egemen olmak demektir ve ... "
 
Şu cümlesiyle Engels, başlangıçta, yani insanlık-öncesinde, maymundan emek sadır olamayacağını kabul etmektedir esasen: "Ama bütün bunlar, sözcüğün gerçek anlamıyla emek değildi henüz. Emek, alet meydana getirmekle başlar." [Engels., a.e, s.223]. Buna rağmen, aynı minval üzere devam edilir: "..hayvan dış doğadan yalnızca yararlanır ve salt varlığı ile onda değişiklikler meydana getirir; in­san onda değişiklikler meydana getirerek, amaçlarına yarar duruma sokar, ona egemen olur. İnsanın öteki hayvanlardan son ve temel farkı budur, bu farkı mey­dana getiren de gene emektir." [a.e, s.228, pr.2]. Buna göre, hayvan'ın henüz hayvan iken emek ortaya koyması imkansızdır; halbuki, hayvandan insana geçiş için "emek" önşarttır! We mine'l-garaib!
Yazıyı PDF dosyası olarak indirmek için tıklayınız. [ Boyutu: 185,17 KB ]
BU DİZİDEKİ YAZILAR
Darwinizm, İnsan ve Dil: I
Darwinizm, İnsan ve Dil: II
Darwinizm, İnsan ve Dil: III
Darwinizm, İnsan ve Dil: IV
Darwinizm, İnsan ve Dil: V
Darwinizm, İnsan ve Dil: VI
Darwinizm, İnsan ve Dil: VII




Copyright ©2006-2024, Durmuş Hocaoğlu

Sitede yayınlanmakta olan yazılar kaynak göstermek şartıyla kullanılabilir.

Anasayfa  |  Biyografi  |  Kitaplar  |  Yazılar
Bildiriler  |  Röportajlar  |  İletişim