ANASAYFA BİYOGRAFİ KİTAPLAR YAZILAR BİLDİRİLER RÖPORTAJLAR KÜTÜPHANE İLETİŞİM
        Detaylı Arama

Facebook'ta Paylaş

Bozkurt, Ergenekon, Filodoksa ve Gerçekler: I
Durmuş Hocaoğlu

Yeniçağ Gazetesi / 26.06.2006
Sayın Türköne, çeteleri eleştirmekle başladığı yazılarından Türkler için yeni bir sembol ve yeni bir ced inşa ve ihdas etmeye uzanırken hayli garip ve tutarsız bir tarih felsefesi geliştirmeye de çalışmakta, ancak, bizleri, Sofistlerden bu yana belki de en kapsamlı sofistikasyonlardan birisiyle karşı-karşıya bıraktığı – daha sahih ifadesiyle, "tarih felsefesi" değil de "tarih filodoksası" olarak tescil edilmesi gereken – bu anlaşılmaz denemesinde herşeyi birbirine karıştırmış bulunmaktadır. Niçin "felsefe" (yani Philosophia, "hikmet perestlik") değil de "Philodoxa" (yani, "vehim perestlik", daha açık tanımıyla "sahte felsefe") denmesi gerektiğini fehmetmek için, ciddi bir zihin karmaşasına delalet eden, "Efsane"den ne anladığını gösteren şu garabet nümunesi cümleye dikkat etmek dahi, fikrimce, yeterli olacaktır: "Türk milleti ile kurdu bütünleştiren efsanelerin tamamı safsatadır. Hiçbirinin bilimsel değeri yoktur." ["Türk Kanı" ve Kangal"., Zaman., 06.06.2006]. Bu durumda, Sayın Orhan Kavuncu'nun cevaben kaleme aldığı "Ergenekon, Bozkurt ve Mitler..." [Zaman, 11.06.2006], başlıklı yazısındaki şu ifadenin üstüne fazla birşey eklenmesi şu safhada lüzumsuz bir lüks olarak görünüyor şahsen bana: "Efsaneleri, bilimsel değeri olmadığı için safsata saymak gibi bir pozitivist telakkinin müntesibi haline geldiğinizi de böylece öğrenmiş bulunuyoruz. Pozitivist zihniyete bu kadar bağlı olduğunuza göre yazılarınızdaki bilimsel çelişkileri açıklayabilmek durumundasınız." Filhakika, iyice sınırları zorlanmış çok kaba ve vülger bir pozitivizm: Efsaneler zaten gerçek değil, fantazidirler; birkısmı sun'i olsa da yine bir kısmının arkaplanında bir tarihi gerçeklik zemini bulunan fantaziler; ama asla "safsata değil". Bu, hele bir akademisyen-entellektüele hiç yakışmayacak derecede kaba bir küfür, tam bir lafz-ı galize. Elbette efsaneler bizzat gerçek(lik) değil; ama şu iki gerçekten de uzak değil: 1: Her efsane, bizatihi, büyükçe bir kısmı kollektif ve anonim olmak üzere, bir fantastik kurgudur; 2: Ancak önemlice birkısmının arkasında da bir tarihi gerçeklik bulunur. Bir başka tür efsane olan Mitoslar ve mitosların sistematikleştirilmiş şekli olan Mitoloji de bir kurgu olmakla beraber biraz daha farklıdır.[1].
 
Efsaneler ve mitoslar kısm-ı azamı itibariyle fevkalade ve gerçeküstü anlatımlardır; bu sebeple, hele modern bir insan tarafından asla gerçeklik olarak algılanmaz, ama bu, onların, değersiz olması demek değildir; hatta bilakis, onlarsız millet dahi olunması adeta imkansız gibidir. Her kavmin, her milletin efsaneleri ve mitolojisi vardır; olmayan dahi sun' ile icad eder, çünkü milletlerin oluşumunda bunların mühim bir mevkıi vardır, öyle ki, tarihin demir örsünde dövülerek tekamül etmek demek olan millet olmak, bir yerde efsane ve mitoloji ile kaabildir dahi denebilir.
 
İşte, Bozkurt ve Ergenekon efsaneleri de bu kabildendir. Hikaye bu sayfaya göre hayli mufassal; o sebeple birkaç cümlecikle dile getirmekle yetinecek olursak, Bozkurt Efsanesi Türklerin Açena adlı bir dişi kurttan türediğini hikaye ederken, Ergenekon Efsanesi de son ferdine kadar düşmanlarınca kırılan Türklerin bir vadiye sığınmasından sonra çoğalarak bu vadiyi kuşatan Demir Dağ'ı delerek bir Bozkurt'un önderliğinde tekrar Arz'a yayılmalarını hikaye eder. Bunların her ikisini de dikkatle okuyan bir kişinin, ikisinin arasındaki bağlantıyı farketmemesi imkansızdır. Belli ki tarihin karanlık çağlarında Türklerin başına bir felaket araz olmuş ve uzun süren sıkıntılı bir dönemden sonra kurtuluşa erilmiş; özün özü bu. Ya Bozkurt? İşte bunun asli mahiyeti ve hangi gerçeklikten soyutlanarak bu kılığa girdiği belli değil; kim bilir? İslam öncesi Türk tarihinin büyük uzmanı Jean-Paul Roux, bunu "ata hayvan" kavramı ile açıklıyor[2]. "Ata-Hayvan"; yani...
 
 
[1]. Bu konuda derli toplu bir açıklama için, bkz: Pierre Grimal., Mitoloji Sözlüğü., Çev.: Sevgi Tamgüç., Sosyal Yay., İst., 1077, s.XI-XXVII
[2]. Jean-Paul Roux., "VII. ve VIII. Yüzyıllarda Orhun Türklerinin Dini İnanışları"., Çev.: Aykut Kazancıgil., Kutadgubilig, Felsefe-Bilim Araştırmaları.,Sayı: 8, Ekim 2005.,  s.271, pr: 4
Yazıyı PDF dosyası olarak indirmek için tıklayınız. [ Boyutu: 193,12 KB ]
BU DİZİDEKİ YAZILAR
Bozkurt, Ergenekon, Filodoksa ve Gerçekler: I
Bozkurt, Ergenekon, Filodoksa ve Gerçekler: II
Bozkurt, Ergenekon, Filodoksa ve Gerçekler: III
Bozkurt, Ergenekon, Filodoksa ve Gerçekler: IV
Bozkurt, Ergenekon, Filodoksa ve Gerçekler: V
Bozkurt, Ergenekon, Filodoksa ve Gerçekler: VI
Bozkurt, Ergenekon, Filodoksa ve Gerçekler: VII




Copyright ©2006-2024, Durmuş Hocaoğlu

Sitede yayınlanmakta olan yazılar kaynak göstermek şartıyla kullanılabilir.

Anasayfa  |  Biyografi  |  Kitaplar  |  Yazılar
Bildiriler  |  Röportajlar  |  İletişim