ANASAYFA BİYOGRAFİ KİTAPLAR YAZILAR BİLDİRİLER RÖPORTAJLAR KÜTÜPHANE İLETİŞİM
        Detaylı Arama

Facebook'ta Paylaş

Dil, İnsan ve Cemiyet: Cemiyet Haricinde Ne İnsan Vardır Ne De Dil
Durmuş Hocaoğlu

Yeniçağ Gazetesi / 08.09.2006
Dil, İnsan var-oluşunun en önemli yanıdır hiç şüphesiz; öyle ki, onsuz İnsan(lık), "insan olarak anılmaya değmez" birşeydir [Kur'an, İnsan: 1]. Ve fakat burada bahse konu olan, mücerret, izole "tek insan" değildir. Biraz açalım:
 
Dil, kesinlikle İnsan'a hastır, burası şüphesiz; ancak "Cemiyet İnsanı"na. Zira, İnsan cemiyete aittir, bir cemiyet mahsulüdür, cemiyet dışında insan (antropos) yoktur, belki ancak "insanımsı" (antropoid) olabilir, yahut, "sanki-insan" (quasi-modo); bu sebepledir ki, hiçbir zaman "tek kişilik dil" olmaz; hiç olmamıştır; hiç de olamaz.
 
İmdi, insan, vakıa esas (öz, essence) itibariyle "ruh"tur; ancak Ruh da kişioğluna hemen doğduğu anda aynı şekilde verilmez, bir tekamül vetiresi geçirir, aksi varid olaydı, her doğanın doğdu lahzada konuşması icap edeceği gibi, şer'i hukuk da dahil her tür hukuk açısından sorumluluk kazanması icap ederdi – Hristiyan teolojisi hariç; O, bir günlük bebeği dahi sorumlu ve günahkar sayar; çünkü O'na göre, her insan doğuştan kirlidir, günahkardır, suçludur (İlk Günah). Ruh, bedenin tekamülüne bağlı olarak gelişir ve belirli bir yaşta – ki umumiyetle kabul edildiği üzere buluğ çağında - kemale vasıl olur; artık o kişi bir ergin, yani bir kahil'dir (adult).
 
Öyle mi ve bu kadar mı? Hayır, öyle; ama bu kadar değil: Bu bedeni tekamül bir cemiyet nizamı içerinde gerçekleşmediği takdirde kişioğlu, "insan" olamamaktadır. Bu da, insanın cemiyetin hem yaratıcısı ve hem de onun mahsulü olduğunu gösterir. Filhakika, insan, öylesine cemiyete ait, öylesine cemiyet mahsulü bir varlıktır ki, doğduğu günden itibaren insanlardan tamamiyle tecrit edilmiş bir kişinin psişik gelişmesini tamamlayıp bir "gerçek insan" olması mümkün görülmemektedir. Bu konu, tabiatiyle, ilmi gaye ile de olsa, bir tecrübe yapılamadığı için elde fazla veri bulunmayan ve bu yüzden de spekülasyona açık bulunamn bir saha; ancak bu noktada türünün tek örneği sayılailecek fevkalade mühim bir tarihi kayıt vardır: Aveyron'lu Victor.  
 
1799 yılında Fransa'da Aveyron ormanlarında bulunan ve Victor adı verilen bu vahşi çocuk, on-oniki yaş civarında bulunduğunda aşırı derecede geri zekalıdır, bedeni dışında insana benzer bir yanı yoktur – hatta beden yapısı dahi büyük nisbette aşırı geri zekalılara benzemektedir - hiç konuşamamaktadır ve tam bir hayvan gibi yaşamaktadır; gösterilen bütün ihtimamlara rağmen, insani bir vasıf kazandırılamamış, kırk yaşına kadar yaşadığı halde (ölümü: 1828) pek az şey ve pek basit birkaç kelime öğretilebilmiş ('baba' gibi; o kadarını papağanlar da öğreniyor zaten), psikiyatrinin tabiriyle bir "instinct çocuğu" olmaktan öteye gidememiştir. Her ne kadar birçok kişi bu çocuğun doğuştan geri zekalı olduğu için ailesi tarafından ormana atıldığını iddia etmişse de, ilim aleminde ağır basan görüş, Victor'un doğuştan kusurlu olmayıp, insanlar arasında cemiyet hayatı yaşamadığı için zekasının gelişemediği istikametinde tecelli etmiştir. Bu hususta, zamanının en önemli psikologlarından olup Victor üzerinde çok çalışmış olan Itard'ın şu hükmü çok dikkate şayandır [Ayhan Songar., Psikiyatri., İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fak. Yay., İkinci Baskı, İst., 1976., s.254]: 
 
"İnsan vergisi olduğu söylenen bu yüksek zeka ve ahlak üs­tünlüğü, onu çok büyük bir kudretle diğer hayvanların basa­mağının üstüne çıkaran medeniyetin mahsulüdür. Nitekim biz, birbirimize öğrettiklerimiz, birbirimizden aldıklarımız ve çevremizde gördüklerimizle ancak hayvanlıktan kurtuluyor, birbirimizin terbiye hocası olarak insan   olabiliyoruz."
 
***
 
Dil, "Cemiyet İnsanı"na ait olduğu için, hiçbir zaman "tek kişilik dil" olmaz; hiç olmamıştır; hiç de olamaz. Yine bu sebeple, başka bir maksada matuf bir şuur ürünü veya aynı türden bir cinlik olmadığı müddetçe sadece kendisine mahsus dil üretmeye kalkışmak psikiyatrik bir vak'a olmaktadır ki bunlardan biri de "neolojizm" denen şizofreni nevidir.
 
***
 
Dil (Language, Lisan), sadece ve münhasıran İnsan'a hastır; ancak "Cemiyet İnsanı"na. Cemiyet ise bir "tarihi varlık"tır, Tarihi Varlık Alanı'na (Res Gestae) aittir; binaenaleyh, Dil de bir "tarihi varlık"tır, Tarihi Varlık Alanı'na aittir: Menşe' itibariyle bizzat bir insan ürünü değilse de, gelişmesi itibariyle, süreç olarak, tarih içerisinde oluşan bir insanlık ürünüdür ve bu dahi, tek başına, Öz Dil birşeyin olamayacağını isbata muktedirdir.
Yazıyı PDF dosyası olarak indirmek için tıklayınız. [ Boyutu: 213,29 KB ]




Copyright ©2006-2024, Durmuş Hocaoğlu

Sitede yayınlanmakta olan yazılar kaynak göstermek şartıyla kullanılabilir.

Anasayfa  |  Biyografi  |  Kitaplar  |  Yazılar
Bildiriler  |  Röportajlar  |  İletişim