ANASAYFA BİYOGRAFİ KİTAPLAR YAZILAR BİLDİRİLER RÖPORTAJLAR KÜTÜPHANE İLETİŞİM
        Detaylı Arama

Facebook'ta Paylaş

'Millet' Mes'elesi ve Alain'in Prensipleri
Durmuş Hocaoğlu

Yeniçağ Gazetesi / 20.06.2008
Ne diyorduk?  Türkler sâhiden, bir "millet" mi?". Bir okuyucum, "nereden çıktı bu soru" diye soruyordu, gönderdiği mektubunda; evet, nereden çıktı?
 
İlkin şuradan, Alain'in üç prensibinden:
 
1: Hakîkati bütün rûhunuzla arayınız. Bize vahy inmediğine göre, hakîkati kendimizi bulacağız ve hakîkat de ciddiyet demek olduğuna binâen, ancak, elimizden geldiğince, rûhumuzun bütün kuvvetlerini seferber ederek bulunabilir;
 
2: Dâimâ, hakîkate giden en zor, en dolambaçlı yolu seçiniz. Aldanma riski en ziyâde, kolay ve basit yollardan gidildiğinde karşımıza çıkar: Hakîkat, pahalı birşeydir, ücreti çok yüksektir, ağır bedel ister, hakîkate tâlip isek, bunu göze almalıyız.
 
3: Hayâtınızda en az bir defa, düşünmek için durup derin bir soluk alınız. Evet; mutlaka böyle olmalı; hayâtımızda en az bir defa – hattâ bence birden ziyâdece - düşünmek için durup derin bir soluk almalı, düşüncelerimizi havalandırmalı, gözden geçirmeliyiz; yoksa, kendimizi mutlaklaştırarak, Jaspers'in tâbiriyle, kaskatı figürlere dönüşürüz ve bu da bir entellektüel körlüğe yol açar.
 
Bu soru, ikincileyin, şuradan, doğrudan doğruya, yaşanan pratikten, hayâtın kendisinden çıktı: Avrupalı bir ülke ile yapılan millî maçta ekzistansiyel milliyetçiliği adetâ bir volkan gibi indifâ eden cemiyet de aynı cemiyet, AB'nin kapısına dayanıp O'ndan iş-ekmek-hürriyet talep eden ve dahası, bunun da ötesine geçerek, lisânı hâl ile, "ben, kendim için iyi, doğru ve güzel olanı yapabilecek irâde, kudret ve tâkatten mahrûmum; bütün bunları benim için sen yap" diyen cemiyet de aynı cemiyet ve AB'nin elitleri küstahlaştığında bu defa O'na buğzeden cemiyet de aynı cemiyet ise burada bir problem var demektir; bu kadar çok tenâkuz sıhhat alâmeti olamaz. Çünkü bunu diyen bir cemiyet "millet" olamaz, en azından tartışılabilir hâle gelmiştir – niçinine az sonra ona sıra gelecek - ve yine bunu diyen bir cemiyet de teftiş edildiğinde ve/ya emir aldığında ve hattâ aşağı görüldüğünde, buna da darılamaz – çünkü veren el alan elden üstündür ve yardım alanlar emir de alır; beri yandan, "Avrupa, Avrupa, duy sesimizi, bu gelen Türklerin ayak sesidir" diyen bir cemiyet de bunların hiçbirisini yapamaz ve tabiî, zıddı da aynen doğrudur.
 
Şimdi ilkine bakalım: Ben, kendim için iyi, doğru ve güzel olanı yapabilecek irâde, kudret ve tâkatten mahrûmum; bütün bunları benim için sen yap" diyen bir cemiyet "millet" olabilir mi?
 
İyi ama "millet" nedir?
 
İmdi, "Şüphesiz milliyet fikri, en güç tarif edilen şeylerden biridir" diyen Paul Henry'yi hâtırlatarak[1], "millet" nedir suâlinin, cevâbı çok kolaya ve çok basite ircâ edilebilecek bir suâl olmadığını bilelim.
 
Millet'in muhtelif târiflerini, önce Yeniçağ'da uzun-uzadıya tefrika ettiğim ve sonra edisyon yaparak editoryal bir kitapta neşrettiğim bir yazımda biraz etrafıca ele almağa çalıştım[2]; burada sâdece kalın çizgilerle bir dokunmakla yetineceğim. Ludwig von Mises'e göre, millet, bir dil – tam ifâdesiyle "konuşma" - cemaatidir; buna mukabil, dil'i, ırk'ı, soy'u, din'i, ekonomik menfaati bir tarafa iten Renan'a göre, kazançlar, menfaatler ve sevinçlerden ziyâde, kayıplar ve fedâkarlıklarda birleşen, "mânevi bir aile"dir;Stalin'e göre, dil, toprak, ekonomik birliğin ve or­tak kültür biçiminde beliren rûhî şekillenme birliğinin hüküm sürdüğü, tarihi olarak meydana gelmiş kararlı bir topluluk; kader birliği alanında, karakter birliği için­de birleşmiş olan insanların oluşturdukları bir bütündür.  
 
 
      [1] Paul Henry., Milliyetler Meselesi., Tercüme eden: Fehmi Baldaş., Kanaat Kitabevi, İstanbul, 1939., s.9
 
      [2] Yeniçağ'da, 02 Mart -28 Mayıs 2007 tarihleri arasında, ardışık tam otuzdört yazı hâlinde "Dersimiz Milliyetçilik" başlığı ile yayınlanan bu tefrika, Şubat 2008'de yayınlanan şu kitapta yer almaktadır:  "Tabiî ve Fıtrî Bir Ekzistans Olarak Milliyetçilik"., Arslan, Huzeyfe Süleyman (Ed.)., Statükodan Değişime Milliyetçilik Ufku., Binyıl Yayınevi., Derleme: 1, ISBN 978-9944-0743-0-8., Ankara, Şubat 2008 içinde., s.195-309
Yazıyı PDF dosyası olarak indirmek için tıklayınız. [ Boyutu: 194,47 KB ]




Copyright ©2006-2024, Durmuş Hocaoğlu

Sitede yayınlanmakta olan yazılar kaynak göstermek şartıyla kullanılabilir.

Anasayfa  |  Biyografi  |  Kitaplar  |  Yazılar
Bildiriler  |  Röportajlar  |  İletişim