ANASAYFA BİYOGRAFİ KİTAPLAR YAZILAR BİLDİRİLER RÖPORTAJLAR KÜTÜPHANE İLETİŞİM
        Detaylı Arama

Facebook'ta Paylaş

Saf veya Öz Dil Aramak Akıla Ziyan Çılgın Bir Çabadır
Durmuş Hocaoğlu

Yeniçağ Gazetesi / 11.09.2006
Yeryüzünde Saf Dil ve/ya Öz Dil bir şeyin mevcut olmadığı, her dilin mutlaka diğerleriyle muhtelif şekillerde ilişkiler içerisinde bulunduğu hakkında en dikkat çekici örneklerden birisi, İngilizce'nin tarihi tekamül seyridir. Merhum Meriç'in de kısaca anlattığı gibi, İngilizce, Latince'nin kucağında büyümüştür; ayrıca, en az bir o kadar da Yunanca'nın hesaba katılması gerektiği gibi diğer diller de söz konusudur gayet tabii. Ancak bu ikisinin yeri, başkadır. İngiliz dili onlardan inanılmaz derecede etkilenmiştir; ama bu, İngilizce'yi İngilizce olmaktan çıkarmamış, bilakis İngilizce böyle-böyle teşekkül etmiş ve böylelikle bugünkü İngilizce vücut bulmuştur[*]. Öyle ki, bir Öz İngilizce çılgınlığına kapılarak Latince ve Yunanca kökenli kelimelerin ihraç edilmesi durumunda geriye İngilizce diye bir lisan kalmayacaktır; değil ki bir Shakeaspeare'i yaratmak ve fakat iki kelime dahi edemeyecek kadar sığ bir bozuk ses yığını.
 
İngilizce v.b. gibi Batı dillerinin Latince ve Yunanca'nın evlatlığı sayılabileceğini, ama bu dillerin herbirisinin müstakil birer dil olduğunu ehemmiyetine binaen bir kere daha tebarüz ettirdikten sonra soralım: Demek ki, Öz İngilizce, Öz Fransızca yok; ama Öz Latince, Öz Yunanca var mı?
 
Hiç yok.
 
İtalik dillerden olan ve alfabesi Eski İtalik Alfabe ile Grek Alfabesi karışımından oluşan Latince, M.Ö. IX. asır civarında kuzeyden gelen ve Latium bölgesinde, bilhassa Tiber nehri civarında yoğunlaşan göçlerle teşekkül etmeye başlamış, Seltik diyalektlerinden, Etrüskçe'den ve Güney İtalya Grekçesi'nden çok te'sir almıştır. Roma devletinin oluşumu ile gelişme evresini sürdüren Latince daha sonraları Grek kültürünün te'sirinde kalmış, ilk milad asırlarında felsefi ve edebi terminolojisini zenginleştirmiştir. Uzun müddet yüksek tabaka arasında Grekçe bir imtiyazlı sınıf dili olarak kullanılmış; ancak, Cicero, Virgilius, Ovidius, Livius, Caesar gibi şahsiyetlerle Klasik Latince ortaya çıkmış, zamanla bir hukuk dili olarak da tekamül etmiş, hemen her alanda varlığını isbat ederek tam mütekamil bir kültür ve medeniyet dili haline gelmiştir. Bu uzun dönemde bilhassa Grekçe'nin te'siri, Latince'nin, tabir caizse, iliklerine kadar işlemiş; ancak, Latince de böylelikle Latince olmuştur. Sonrası malum: Batı'nın tanıdığı tek gerçek devlet olan Roma İmparatorluğu'nun hem resmi dili, hem kültür ve medeniyet dili olarak yükselen Latince, İmparatorluğun yıkılmasından sonra da uzun asırlar boyunca hem bir konuşma dili, hem de yüksek bir kültür ve medeniyet dili olarak hayatiyetini korumuş, sonra tedricen terkedilmiş, ancak Batı dünyasında gerek Kilise'nin, gerekse de günümüzde bile Vatikan devletinin resmi dili olarak statüsünü muhafaza ettiği gibi, diğer dillere de derinlemesine nüfuz etmiş ve ayrıca, bir bilim dili olarak da hep ayakta kalmıştır. Diyebiliriz ki, kendisi başka dilleri şekillendiren bu güçlü lisan, başka dillerle olan alışverişleri olmasaydı, bu seviyeye asla çıkamayacaktı. 
 
Yunanca'ya gelince: Günümüzden takriben dörtbin yıl kadar evvel bugünkü Yunanistan (Hellas) civarına kuzeyden gelen göçlerle oluşmaya başlayan Grek (Hellen) kavminin dili de bin yıllık süreden sonra Milad'ın ilk bininci yılları civarında olgunlaşmaya başlamış, Dor, İyon v.b. dillerle sıkı şekilde temasta bulunmuş, çok şeyler almış, çok şeyler vermiş, VI. asır civarında ise klasik edipler ve filozoflarla Klasik Grekçe ortaya çıkmıştır. Ancak, O da, ne saftır, ne de öz. Mesela, ta kadim büyük filozoflar çağında bile, Yunanca'ya ne kadar yabancı kelime girmiş olduğuna dair bir misal olarak, tarihteki ilk dil felsefesi eserlerinden sayılan Platon'un Krathylos'unda, kelimelerin etimolojisini Hermogenes ile müzakere eden  Sokrates'in ağzından dile getirilen, "Bence, Grekler ve özellikle Barbarlar'ın hakimiyeti altındaki halklar, Barbarlar'dan bir sürü kelime almışlardır" [409.e] ifadesini vermek bile, gösterebilir ki, saf dil ve/ya öz bir dil aramak akıl dışı çılgın bir çabadan başkası değildir.
 
 [*] Bu konuda mufassal bir akademik makale için, bkz.: Sevim Tekeli., "Bilim Dillerinin Tarihsel Gelişimlerine Bir Bakış"., Bilim Kültür ve Öğretim Dili Olarak Türkçe., TTK Yay., 3. Baskı., Ankara, 2001., s.205-232
Yazıyı PDF dosyası olarak indirmek için tıklayınız. [ Boyutu: 198,13 KB ]
BU DİZİDEKİ YAZILAR
Saf veya Öz Dil Aramak Akıla Ziyan Çılgın Bir Çabadır
Öz Türkçecilik, Türk'ün Altın Çağı ve Düşüşü
Öz Türkçecilik ve 'Türk'ün Altın Çağı'nın İhyası
Öz Türkçecilik'ten Linguistik Domino'ya
Öz Türkçecilik, Uydurmacılık ve Linguistik Domino




Copyright ©2006-2024, Durmuş Hocaoğlu

Sitede yayınlanmakta olan yazılar kaynak göstermek şartıyla kullanılabilir.

Anasayfa  |  Biyografi  |  Kitaplar  |  Yazılar
Bildiriler  |  Röportajlar  |  İletişim