ANASAYFA BİYOGRAFİ KİTAPLAR YAZILAR BİLDİRİLER RÖPORTAJLAR KÜTÜPHANE İLETİŞİM
        Detaylı Arama

Facebook'ta Paylaş

Darwinizm, İnsan ve Dil: V
Durmuş Hocaoğlu

Yeniçağ Gazetesi / 02.04.2006
"Darwinistlerin ekseriyeti için Darwin'in teorisi ateizme sağlam bir istinad teşkil edeceği düşüncesiyle müreccah sayılmaktadır ve tabiatta "gaye"yi reddeden bu teori, paradoks oluşturacak tarzda böyle bir felsefi / ideolojik "gaye" için kullanılmaktadır, mahz ilmi olduğu için değil" demiştik; bu husus, mekanikçi materyalizm için olduğu kadar diyalektik materyalizm için de doğrudur, hatta belki daha bile ziyadesiyle... Çünkü, "Marksist felsefi materyalizm, ...ateizm'e sağlam bir temel sağlar."[1]; "Her insan, fikri, aklı, iradeyi, ruhsalı, normal olarak işleyen insan beyninin bir işlevi olarak bilir ve bilim de bunları böyle inceler... aksi takdirde, Tanrı'nın varlığını kabul etmeye mecbur kalırız."[2] "Aksi takdirde Tanrı'nın varlığını kabul etmeye mecbur kalmak..."; işte bu, olacak gibi değil!.
 
Ne var ki, Hayvan'dan İnsan'a geçişin tam ve tatminkar bir izahını yapmak da pek öyle kolaylıkla olacak gibi görünmüyor; mes'eleye sadece biyolojik süreçler olarak bakıldığında bir dereceye kadar, belki; ancak, asıl problem, İnsan denen 'şey'in' tabii-biyolojik değil kültürel-tarihi bir varlık olmasında. Kültür ise en kısa ve en kestirme tanımıyla, hilkaten çıplak tabiatta mevcut olmayıp da ona 'şuur mahsulü' olarak eklenen şey veya şeylerin mecmuu yekunu olarak ele alındığında, karşımıza ister istemez en çetrefilli problem çıkmaktadır: Düşünme ve Konuşma, veya, İdrak ve Dil. Düşünmeyen bir varlık kültür yaratamaz, yani, iki taşı bile üst üste koyamaz – hiç kimse kuşların, karıncaların v.s. yuva, arıların altıgen petek yapmasını aksi örnek diye vermesin; sakın ha! İki taşlı üst üste koyarak duvar yapmak düşünmek demektir, ama düşünmek için de konuşmak gerektir; tıpkı Engels'in senaryosunda, İnsan olmak için Emek'in şart olması yanında, Emek için de onu yaratacak bir İnsan'ın şart olması gibi: Çok can sıkıcı bir totoloji; "that's the problem!"  
 
İmdi: Hayvan'dan İnsan'a geçişteki kritik nokta "dil"dir, yani konuşma; daha açık bir ifade ile, Düşünme ve Konuşma - çünkü ikisi bir ve aynı şeydir. Öylesine bir aynı şeydir ki, birisi olmadan diğeri olmaz; birisinin mevcudiyeti diğerininkini de zaruri kılar. Bu ise, Konuşma ve Düşünme'nin, kopmaz bir bütünlük, bir "onsuz-olmaz" (lazımı gayri müfarik) oluşturması demektir: Tıpkı bir kağıdın ön ve arka yüzlerinin birbirlerinden ayrı, birbirlerinden müstakil olarak değil ki var olmak ve fakat zihnen tasavvur dahi edilemez olması gibi. Ve yine bu ise, zaman itibariyle aralarında hiyerarşik bir dizilim, yani birinin diğerine kıdeminin, birinin diğerinden önce gelebilir olmasının imkansızlığı demektir. Nasıl ki mesela "küp", sekiz köşesi ve altı yüzü peyderpey varlık sahnesine çıkarak, hepsi birden bir defada bir bütünlük halinde bir kompozisyon içerisinde var-olmadan mevcut olamaz ise, İnsan dahi, Konuşma ve Düşünme'nin ayrılmaz bir bütünlüğüdür; bu bakımdan, İnsan, "Konuşma ve Düşünme" bütünlüğünden mürekkep sıkı bir holistik yapıdır. Tabiatiyle, burada bahse konu edilen "Konuşma ve Düşünme" ile kastedilenin, "bil-fiil" (en acte) değil "bil-kuvve" (en puissance) bir kaabiliyet olduğu ayrıca izahtan varestedir. Şöyle ki: Her insan, daha ana karnında cenin olarak teşekkül ettiğinde, bu iki kaabiliyet ile techiz edilmiş olmaktadır; ama bunlar henüz potens haldedirler, akt halde değil. Nitekim her doğan insan, dünyadaki her dili konuşabilme ve anlayabilme kaabiliyeti ile doğar; ama bu kaabiliyetlerin akt haline geçmesi bir miktar zaman alır ve Çinli'nin çocuğu Çince, Türk'ün çocuğu da Türkçe düşünmeye, anlamaya ve konuşmaya başlar; bu, potens olanın akt olana inkılabıdır, hepsi bu kadar.
 
İşte tabiat bilginlerinin en tepedekiler de dahil hemen ekseriyeti gibi kötü bir filozof olan Darwin'in en temel hatası da buradadır. Mesela mezkur kitabındaki şu cümlelere bakalım [İnsanın Türeyişi., s.119]:
 
"Sözcükler ister söylensin ister söylenmesin, karmaşık bir düşünce zinciri, onların yardımı olmaksızın, cebir işaretleri olmadan yapılan uzun bir hesaptan daha çok sürdürülemez. Bayağı bir düşünce zincirinin bile, dilin herhangi bir biçimini gerektirdiği, ya da onun aracılığı ile büyük ölçüde kolaylaştırıldığı bellidir, çünkü dilsiz, sağır ve kör bir kız olan Laura Bridman'in düş görürken parmaklarını kullandığı gözlemlenmiştir. Bununla birlikte, köpeklerin düş görürken yaptıkları hareketlerden de anlayabildiğimiz gibi, açık ve bağlantılı düşüncelerin uzun bir ardışımı (succession), dilin herhangi bir biçiminin yardımı olmadan da zihinden geçebilir. Hayvanların, dil yardımı olmaksızın belirli bir ölçüde düşünebildiklerini de görmüştük."
 
Şimdi bu cümleleri maddeler halinde tertip edelim ve sonra da anlamaya çalışalım: 1: Karmaşık bir düşünce zinciri, kelimeler olmadan sürdürülemez; 2: Bayağı bir düşünce zinciri bile, dilin herhangi bir biçimini gerektirmektedir, ya da onun aracılığı ile büyük ölçüde kolaylaştırılmaktadır; 3: Ancak, köpeklerin düş görürken yaptıkları hareketlerden de anlayabildiğimiz gibi, açık ve bağlantılı düşüncelerin uzun bir ardışımı (succession), dilin herhangi bir biçiminin yardımı olmadan da zihinden geçebilir. 4: Hayvanlar, dilin yardımı olmaksızın belirli bir ölçüde düşünebilmektedirler.
 
[1]. Kuusinen., Diyalektik Materyalizm., Çev.: Cem Karakaya., Sosyal Yay., 3ncü Baskı., İst., Mart 1975.,s.32;
 
[2]. V. I. Lenin., Materyalizm ve Ampiryokritisizm, Gerici Bir Felsefe Üzerine Eleştirel Notlar., Çev.: Sevim Belli., Sol Yay., Ank., Şubat 1976., s.252, pr.1
Yazıyı PDF dosyası olarak indirmek için tıklayınız. [ Boyutu: 195,17 KB ]
BU DİZİDEKİ YAZILAR
Darwinizm, İnsan ve Dil: I
Darwinizm, İnsan ve Dil: II
Darwinizm, İnsan ve Dil: III
Darwinizm, İnsan ve Dil: IV
Darwinizm, İnsan ve Dil: V
Darwinizm, İnsan ve Dil: VI
Darwinizm, İnsan ve Dil: VII




Copyright ©2006-2024, Durmuş Hocaoğlu

Sitede yayınlanmakta olan yazılar kaynak göstermek şartıyla kullanılabilir.

Anasayfa  |  Biyografi  |  Kitaplar  |  Yazılar
Bildiriler  |  Röportajlar  |  İletişim