ANASAYFA BİYOGRAFİ KİTAPLAR YAZILAR BİLDİRİLER RÖPORTAJLAR KÜTÜPHANE İLETİŞİM
        Detaylı Arama

Facebook'ta Paylaş

Batı'da Şiddet, Kan ve Korku Kültürü: IX
Durmuş Hocaoğlu

Yeniçağ Gazetesi / 17.11.2006
Giovanni Scognamillo, "... korkunun ve dehşetin sanatı olur mu?" diye sorduktan sonra "Olduğunda neye, kime yarar ve hangi estetik duygulara hizmet eder marazi tutkuların ötesinde? Korku üstelik hiç de onurlu, saygın bir duygu değildir. Korkmak eşittir, cesaretsiz olmak, güçsüz olmak ya da çaresizliktir." diye devam etmektedir [Korkunun Sanatları., İnkılap Kitabevi, İstanbul 1996., s.6]. Buraya kadar iyi; ancak bundan sonrası farklılaşıyor ve karşımıza bambaşka bir netice çıkıyor.  Esasen kitabın tezi, korkunun bir san'at türü olabileceğini isbat etmek. Nitekim, Scognamillo, korkunun bu alçaltıcılığına mukabil onun bir gerçeklik olduğundan hareketle, san'atın sadece güzel olana değil, onun da ötesinde, gerçek olan herşeye yöneldiğini ve bu cümleden olmak üzere bir gerçeklik olan korkunun da bir san'at olacağına ve biraz daha ileri satırlarda, "korkmak kötü bir şeydir, ama korkutmak bir san'attır" şeklinde hulasa edebileceğimiz bir hükme varmaktadır.
 
İmdi: Bu nasıl ve hangi zihniyet ıkliminde mümkün olabilir?
Üzerinde fazlasıyla durmak gerek.
 
İçinde güzellik olmayan bir san'at mümkün olamaz; san'at gerçekliğin araştırılması değildir; o, bilimin işidir. Öyle olsaydı san'atkarlık da bir bilim şubesine irca edilebilir veya bilim de bir san'at türü olarak telakki edilebilirdi. İçinde güzellik olmayan bir temadan ancak bir tek şartla san'at üretilebilir: Güzel olmayandan güzele gidilerek; bunun haricinde, korkutmak ancak, bir "san'at" değil, olsa-olsa bir "zenaat" olabilir, daha fazlası değil. Halbuki pek az korku eseri – veya içinde güçlü korku temaları bulunan pek az eser - bu neticeye varır; mesela Shakeaspere'in  Hamlet'i veya Goethe'nin Faust'u gibi – ki bunlarda da neticeten istihsal edilen, güzel olandan ziyade ahlaki olandır; ama üzerinde durmayalım.
 
Evet; korkutmak bir san'at değil, ancak bir zenaat olabilir; yani, iyi ve kaliteli işçilik.
 
Benzer şekilde, terör – yani tedhiş – de saygı duyulası bir şey değilir, ama bir gerçekliktir; şu halde "işini iyi yapan" bir teröriste de san'atkar diyebilir miyiz? Herhalde bu teoriye göre diyebilmeliyiz. Ama fikrimce, diyememeliyiz; bence o ancak ve belki bir zenaatkardır, san'atkar değil; zira, vakıa işinde mahirdir, ama yaptığı işte güzellik yoktur; ne başında, ne de sonunda.
 
Ancak Batı zihniyeti için bu paranormal durumun kendisi normaldir; zira, işkenceyi, insan yakmayı resmen ve alenen, uzun asırlar boyunca, hukuk nizamı içinde "saygın" bir yere oturtan bir zihniyet ıklimi için bundan daha tabii birşey de pek kolay kolay bulunamaz. Bu konuda, tek örnek olarak, Preserved Smith'in uzun bir bahis ayırdığı "cadılık" kültürünün Avrupa'da nasıl asırlarca hüküm-ferma olmuş ve müesseseleşmiş olduğuna [Rönesans ve Reform Çağı., Çev.: Serpil Çağlayan, İş B. Yay., İst. 2001, s.200 v.dsv.] ve cadıları sorgulamak, işkence etmek ve yakmak için Heinrich Kramer ve James Spengler adlı iki Fransisken keşiş tarafından 1468'de yazılmış, İnkizisyon'un baş ucu müracaat eseri Cadı Tokmağı (Malleus Maleficarum) adlı kitabın fihristine bir göz atmak dahi yeterli bir fikir verebilir.
 
Ve son olarak bir de cinayet. Batı'da korku nasıl bir edebiyat ve san'at türü olmuşsa, cinayet dahi öyledir. Şüphesiz cinayet de soyluluktan uzak - hatta düpedüz "soysuz" – ve çirkin bir eylemdir; muhakkak ki bir gerçekliktir ve muhakkak ki insana hastır; şu halde kurbanını bir cerrah mahareti ile kesip biçen bir caniye de san'atkar diyebilmeliyiz.
 
Acaba?
 
Şüphesiz cinayet eserlerinin müellifleri cinayet failleri değildirler; ne var ki, soysuz ve çirkin olandan kalkıp da soylu ve güzel olana – bir de 'ahlaki' diyebiliriz - varmadıkları müddetçe, "işlerini" ne kadar "iyi" yaparlarsa yapsınlar, ancak ve yalnız zenaatkar olabilirler.
 
***
 
Engels, Batılıların – O, Berlinlilerin ataları diyor – X. asırda bile ana-babalarını yiyen yamyamlar olduklarını yazmaktadır [Doğanın Diyalektiği., Çev.: Arif Gelen., Sol. Yay., Ank., Ocak 1977., s.224]. Engels'in günahı vebali boynuna; ama bana kalırsa, Batı yine aynı Batı: Şiddet, kan, korku ve şehvet tutkunu ve bir de yamyam.
 
Yani, Garp cephesinde değişen bir şey yok.
 
Cadı Tokmağı Kitabının onlayn versiyonunun tam künyesi: The Malleus Maleficarum (The Witch Hammer) of Heinrich Kramer and James Sprenger., First Published in 1486., Unabridged online republication of the 1928 edition. Introduction to the 1948 edition is also included. Translation, notes, and two introductions by Montague Summers. A Bull of Innocent VIII. URL for PDF file: [http://www.malleusmaleficarum.org/downloads/MalleusAcrobat.zip]., Home Page: The Malleus Maleficarum Downloads: [http://www. malleusmaleficarum.org/downloads/index.html]., Main Home Page: [http://www.malleusmaleficarum.org/]., Date of Retr.: 13.06.2006
Yazıyı PDF dosyası olarak indirmek için tıklayınız. [ Boyutu: 253,04 KB ]
BU DİZİDEKİ YAZILAR
Batı'da Şiddet, Kan ve Korku Kültürü: I
Batı'da Şiddet, Kan ve Korku Kültürü: II
Batı'da Şiddet, Kan ve Korku Kültürü: III
Batı'da Şiddet, Kan ve Korku Kültürü: IV
Batı'da Şiddet, Kan ve Korku Kültürü: V
Batı'da Şiddet, Kan ve Korku Kültürü: VI
Batı'da Şiddet, Kan ve Korku Kültürü: VII
Batı'da Şiddet, Kan ve Korku Kültürü: VIII
Batı'da Şiddet, Kan ve Korku Kültürü: IX




Copyright ©2006-2024, Durmuş Hocaoğlu

Sitede yayınlanmakta olan yazılar kaynak göstermek şartıyla kullanılabilir.

Anasayfa  |  Biyografi  |  Kitaplar  |  Yazılar
Bildiriler  |  Röportajlar  |  İletişim