ANASAYFA BİYOGRAFİ KİTAPLAR YAZILAR BİLDİRİLER RÖPORTAJLAR KÜTÜPHANE İLETİŞİM
        Detaylı Arama

Facebook'ta Paylaş

'Onurlu AB Üyeliği' Tezinin Kritiği: III
Durmuş Hocaoğlu

Yeniçağ Gazetesi / 22.10.2005
Sayın Devlet Bahçeli'nin "Son Gelişmeler Işığında Türkiye'nin AB Üyeliği ve Milliyetçi Hareket Partisi, Temel Yaklaşım Biçimimiz ve Görüşlerimiz" başlıklı ve MHP'nin, Türkiye'nin Avrupa Birliği Üyeliği konusundaki resmi görüşünü en yetkili ağızdan deklare eden kitabında, konu ile alakalı olarak dile getirilen fikirlerde dikkat çekilmesi gereken en mühim noktaların başında, Parti'nin, çok vazıh bir surette ve kesin ve vurgulu bir dille, Üyelik taraftarı olduğunun ilanıdır; bu itibarla, bir önceki yazımda da söylemiş olduğum gibi, bu kitap, aşikar bir "Avrupa Birliği Üyeliği Müdafaanamesi" niteliği taşımaktadır. Nitekim Sayın Bahçeli, AB üyeliği sürecinde Türkiye'nin parçalanması ihtimaline karşı haklı ve meşru hassasiyetleri olanların "Sevr sendromu," "bölünme paranoyası", "değişim paranoyası" gibi benzetmelerle hafife alınmak istenmesini takbih ettikten sonra, "Bu parametreler içine sıkıştırılan tartışma ortamında, Türkiye'nin bekasını ilgilendiren temel konularda milli birlik ve bütünlüğümüzü gözeten ve sosyal dokumuzun zedelenmemesi, iç huzur ve istikrar ortamının bozulmaması konularında haklı endişe ve hassasiyetler sergileyen çevreler ise Türkiye'yi çağın gerisinde bırakmaya çalışan AB karşıtı olmak gibi haksız suçlamaların hedefi haline getirilmektedir" demektedir [s.25] ki burada göze çarpan mühim husus, MHP'nin bir yandan, Türkiye'nin bekasını, milli birlik ve bütünlüğümüzü müdafaa ettiğinin altı çizilirken, diğer yandan da, "AB karşıtı" olarak lanse edilmesinin, çok vurgulu bir biçimde, "Türkiye'yi çağın gerisinde bırakmaya çalışan AB karşıtı olmak gibi haksız suçlamalar" şeklinde tanımlanarak takbih edilmesidir. Bir yandan Üyelik sürecinde Türkiye'nin bölünmesi gibi bir ihtimalin varid görülerek buna şiddetle karşı çıkılmakta olması ve fakat diğer yandan, buradan hareketle, AB karşıtlığına yönelmeye veya AB üyeliğinin Türkiye'nin bekası ve milli birlik ve bütünlük ile nasıl bir arada te'lif edilebileceğini gösteren orijinal bir tez üretmeye değil, tam aksine, böyle bir tezi gündeme getirmeden, AB karşıtlığı şeklindeki ithamların şiddetle reddedilerek kesin bir AB taraftarlığına yönelinmesi, ayrıca ele alınacak olan ve eserin bütününe yansıyan derin ve çözülmez bir paradokstur; ancak şimdilik, şunu soralım: Nedir burada bir suç gibi telaffuz edilen "AB Üyeliğine karşı olma"ya yüklenen derin mana? Cevap belli: "Çağın gerisinde kalmak". Yani, MHP için AB Üyeliği, çağın - ve dolayısıyla da çağdaşlığın - zaruri bir icabı olmaktadır. Tabiatiyle, hal böyle olunca, AB karşıtı olmak MHP'ye göre de çağdışılık, çağa karşı direnmek gibi anlamlar taşıyacaktır; tıpkı, "Avrupa Birliği Üyesi olmayalım da Ortadoğulu bir devlet mi olalım" veya "ya Avrupa ya Suriye" şeklinde sloganları kendilerine şiar edinmiş AB yandaşlarının tezine paralel bir görüş!
 
MHP'nin AB üyeliğindeki kesin taraftarlığı, öyle anlaşılıyor ki, radikal bir medeniyet vizyonunun zarureti bir neticesi olarak da karşımıza çıkmaktadır. Nitekim, "Türkiye'nin AB içindeki yerini alması, son tahlilde, batılı ideal ve değerlerin gerçek anlamda evrensel olduğunun somut bir kanıtını oluşturacaktır" [s.39] şeklindeki ifadenin "batılı ideal ve değerler"i ne kadar yücelttiğine dikkat edilecek olursa, bu değerlerin "gerçek anlamda evrensel" oluşuna yapılan vurgu, milliyetçi-ülkücü geleneğin son zamanlarda kendi köklerinden kopma eğiliminin MHP'de de nasıl tezahür ettiğini açıkça göstermektedir. Nitekim, MHP'nin AB Üyeliği müdafiiliği, kitabın bütününe hakim ve diğer AB taraftarlarınınkinden kesin bir ayrımı olmayan ve "milliyetçilik" ile uzlaştırılması imkansızlık arzeden bir görüş olarak sergilenmektedir. Mesela rastgele bir örnek olarak "Türkiye'nin Avrupa ile bütünleşmesinin samimi ve haysiyetli bir iş birliği süreciyle gerçekleşmesi ve Türkiye'nin onurlu bir üye olarak Avrupa Birliği içinde hak ettiği yeri alması, MHP'nin AB yaklaşımının temelini oluşturmaktadır." [s.10] şeklindeki ifadeye bakalım. Kitabın başlangıç kısmında bulunan bu cümlede, MHP'nin AB yaklaşımının temelini oluşturan ideal olarak "Türkiye'nin Avrupa ile bütünleşmesi"nin seçilmiş olması, üzerinde ciddiyetle durulmayı gerektirmektedir. İmdi: Hem milliyetçiliği, hem Türkiye'nin bekasını, hem milli birlik ve bütünlüğü ve hem Avrupa ile bütünleşmeyi aynı anda ve aynı celadetle müdafaa etmek ne demek olabilir? Tabiatiyle, bilim kavramlarla çalıştığına göre, bu sualin cevaplandırılması da ancak kavramsal analizlerle mümkün olabilecektir.
 
Yine sayfa bitti ve söylenecek çok şey var, nasipse salıya diyor ve bu günlük şu kadarını ekliyorum: AB projesi, esas olarak, Avrupa'nın siyaset ve fikir elitleri tarafından, aynı zamanda, milliyetçiliğe karşı tasarlanmış ve geliştirilmiş bir projedir; öyle ki, AB'nin geleceği, milliyetçiliklerin öldürülmesine bağlıdır; her ikisi birden asla....
Yazıyı PDF dosyası olarak indirmek için tıklayınız. [ Boyutu: 189,78 KB ]
BU DİZİDEKİ YAZILAR
'Onurlu AB Üyeliği' Tezinin Kritiği: I
'Onurlu AB Üyeliği' Tezinin Kritiği: II
'Onurlu AB Üyeliği' Tezinin Kritiği: III
'Onurlu AB Üyeliği' Tezinin Kritiği: IV
'Onurlu AB Üyeliği' Tezinin Kritiği: V
'Onurlu AB Üyeliği' Tezinin Kritiği: VI
'Onurlu AB Üyeliği' Tezinin Kritiği: VII
'Onurlu AB Üyeliği' Tezinin Kritiği: VIII
'Onurlu AB Üyeliği' Tezinin Kritiği: IX
'Onurlu AB Üyeliği' Tezinin Kritiği: X
'Onurlu AB Üyeliği' Tezinin Kritiği: XI
'Onurlu AB Üyeliği' Tezinin Kritiği: XII
'Onurlu AB Üyeliği' Tezinin Kritiği: XIII
'Onurlu AB Üyeliği' Tezinin Kritiği: XIV
'Onurlu AB Üyeliği' Tezinin Kritiği: XV
'Onurlu AB Üyeliği' Tezinin Kritiği: Netice-i Kelam-I
'Onurlu AB Üyeliği' Tezinin Kritiği: Netice-i Kelam-II




Copyright ©2006-2024, Durmuş Hocaoğlu

Sitede yayınlanmakta olan yazılar kaynak göstermek şartıyla kullanılabilir.

Anasayfa  |  Biyografi  |  Kitaplar  |  Yazılar
Bildiriler  |  Röportajlar  |  İletişim